Ana içeriğe atla

"HAYALLERİMDEKİ OKUL"

Türkiye’de milyonlarca öğrenci her gün an az 7 saatini okullarda geçiriyor. Bu 7 saati nasıl geçirecekleri ya da yaptıkları şeylerin ne işe yarayacağı hakkında hiçbir bilgileri ve tercih hakları da yok üstelik. Ben de bir öğretmen olarak merak ettim, acaba tercih hakları olsaydı nasıl düzenlerlerdi okulu, dersleri ve öğretmenleri diye.
Üç soru sordum öğrencilere:
1) Hayalinizdeki okul binası (Sınıf, bahçe ve teknik yeterlilikleri burada açıklayacaklar.)
2) Hayalinizdeki öğretmen (Özellikle okuldaki herhangi bir öğretmeni yazmamalarını istedim. Var olmayan sadece kendi hayal ettikleri bir öğretmen olmalıydı bu.)
3) Hayalinizdeki dersler (Okulda hangi derslerin olmasını isterler)
Öğrencilerden hayli ilginç sonuçlar geldi. Bunları paylaşmak istiyorum.
1) Hayalimdeki Okul Binası
Bu soruda ilkokul öğrencileri daha çok eve benzeyen bir okul hayal ettiklerini belirttiler. Sınıflarda halı olmasını istemişler. Okulun güvenli olması üzerinde durmuşlar. Okulda kendilerini güvende hissetmek istemişler.
Hem ilkokul hem de ortaokul öğrencileri tarafından neredeyse her öğrenci bahçesinde çiçekler, ağaçlar olan bir okul hayal etmiş. Rengarenk bir okul, büyük bir kütüphane yine neredeyse her öğrencinin hayalleri arasında. Her sınıfta kitap okunan bir köşe bulunmasını istemiş çocuklar.
Öğrencilerin kütüphane ve kitap okuma köşesini hayal etmelerinin üzerinde durmak istiyorum. Bilindiği üzere ülkemizde kitap okuma oranı yüksek değil. Fakat ilkokuldan ortaokula kadar tüm öğrenciler kütüphane istiyor, sınıflarında okuma köşesi hayal ediyorlar. Aslında öğrenciler serbest bırakıldıklarında yani bunu bir zorunluluk olarak düşünmediklerinde kitap okumak istiyorlar.
Okulda teknolojiden faydalanmak istiyor çocuklar. Akıllı tahta ve tablet neredeyse hepsinin hayallerinde var.
Sadece hayvanlara ayrılmış yani hayvan beslenecek bir sınıf ya da her sınıfta balık, kuş gibi hayvanların beslenmesi hayal edilmiş.
Ortaokul katının duvarlarına şiirler yazılması yine gayet edebi bir istek olarak dikkat çekiyor.
Yine bizim eğitim bilimleri dersleri arasında gördüğümüz bir bilgiyi ders gibi vurgulamış öğrencilerimden birisi. Ders süresi olan 40 dakika boyunca dikkatini toplayamadığını ve 20 dk ders 10 dk teneffüs şeklinde 11 ders işlememizin daha faydalı olacağını söylemiş.
Arıca hayaller işin içine girince yüzme havuzları, her öğrenciye ayrı bilgisayar, öğretmen gelmeyince ders anlatan robot öğretmenler gibi eğlenceli istekler de çıkmış elbette.
2) Hayalinizdeki öğretmen
Bu kısma yine neredeyse her öğrenci eğlenceli, güler yüzlü bir öğretmen hayal ettiğini yazmış. Hayali öğretmenlerinin güzel giyinmesi yine en çok yazılan kriter olarak dikkat çekiyor. (Hatta peri kızı kıyafetleri, kocaman bir taç ya da mavi kazak, kahverengi pantolon gibi ayrıntı verenler var.)
Öğrenciler arasında ayrım yapılmaması, dürüst olunması, gündelik problemlerini sınıfa taşımaması (derse sinirli girmemesi), hatalarını anlayıp özür dilemesi yine çok önemsenmiş öğrenciler tarafından.
Birkaç öğrencim “çok konuşan” bir öğretmen istemişler. Kimisi de hem sert hem yumuşak olsun. Yeri gelince ceza da versin demiş. Burada hayal edilen öğretmenin dahi ceza vermesi gerektiğinin vurgulanması ilginç geldi bana. Demek ki öğrenci, hata yapılacağının ve sınıfta düzen sağlamak için öğretmenin bir şeyler yapması gerektiğinin farkında.
3) Hayalinizdeki Dersler
Bu maddede öğrenciler kendilerinin dahil olabileceği dersler hayal ettiler. Neredeyse hiç biri şu an okulda işlediğimiz dersleri yazmadılar. Ki buna hiç şaşırmadım. Fakat beklentim öğrencilerin genelde “bütün dersler beden olsun” gibi fikirler sunmasıydı. Sonuçlar hiç de bu şekilde değil.
En çok yazılan derslerden birisi, tarım dersi. Yani bir şeyler yetiştirebilecekleri bir ders istemiş çocuklar. Okulumuzun köy okulu olmasının katkısı büyük bu durumda diye düşünüyorum. Öğrenciler evde ailelerinin yaptıkları ve kendilerinin de yardımcı oldukları bahçe işlerinin nasıl yapıldığını okulda öğrenmek istiyorlar.
Yine yemek yapma dersi istemiş çocuklar. Aynı mevzu burada da söz konusu. Evde yaptıkları bu işi okulda öğrenmek istemişler. Tıpkı elbise dikmeyi de okulda öğrenmek istemeleri gibi…
Farklı spor branşlarını, resim yapmayı, farklı müzik aletleri çalmayı öğrenmek istiyorlar. Sanatla iç içe olmayı, aktif bir hayat yaşamayı istiyorlar. “Her sabah 1 saat spor yapalım” diyen öğrenci var. Doktorlar tarafından sağlıklı bir hayat yaşamak için önkoşullardan biri olarak gösterilen bu alışkanlığı okulda kazanmak istiyor çocuklar.
Tiyatro dersi çok istenmiş. Bir öğrencim “kalabalığın önüne çıktığımızda bacaklarımız titremez böylece 😊” diye savunuyor bu isteğini.
Üç ayda bir kamp yapalım diyen, origami öğrenmek isteyen, satranç dersi almak isteyen öğrencilerim var.
DEĞERLENDİRME
Öğrencilerin isteklerine baktığım zaman “hayatı okula taşımak” istediklerini gördüm. Gündelik hayatta kullanabilecekleri şeyleri öğrenmek istiyorlar okulda. Ben şu an işlediğimiz derslerin tamamen kalkması gerektiğini düşünmüyorum. Fakat ağırlıklarının çok çok azaltılması gerektiği kanaatindeyim. Şöyle bir bakınca öğrenciler de aynı fikirdeler bence.
Bir şeyler üretmek isteyen öğrencilerimizi alıp günde 7 ders boyunca sıralarda oturmaya hapsediyoruz. Öğrenciler dışarı çıkmak, toprakla oynamak, resim yapmak (burada gerçekten resim yapmayı öğrenmekten bahsediyorum.), bir müzik aleti çalmak (blok flüt değil), spor yapmak (hadi çıkın top oynayın şeklinde değil) istiyorlar. Fakat biz onlara “simple present tense”,”oldurgan fiil çatısı”,”koordinat sistemi” gibi konulara mahkum ediyoruz. Dediğim gibi bu konular gereksiz değil ama okulun bütün amacı da asla değil.
Eğitim sisteminden şikâyet eden milyonlardan biri olmam dışında ben öğretmenin bu konudaki sorumluluğunun da yok sayılmaması gerektiğini düşünüyorum. Öğrencinin istediği o güler yüzlü, farklı fikirlere değer veren, dürüst ve güzel giyinen öğretmen olmak bizim elimizde. Onlara okulu sevdirmek yine bizim elimizde.
Sekizinci sınıf öğrencilerimiz TEOG sınavına hazırlanıyorlar. Takdir edersiniz ki bu yıl onlara sosyal bir aktivite ya da sınıf içi oyunları pek oynatamadık. Fakat okul içinde projelerimizle ve ders işleyiş tarzımızla öyle bir atmosfer yarattık ki bir sekizinci sınıf öğrencimiz “liseyi de bu okulda okumak istiyorum” yazmış. Sistem ne kadar öğrenciye değer vermiyor olursa olsun onlara fikir sorup onların isteği doğrultusunda bir şeyler yaptığınızı hissettirirseniz, bir şeylerin değişebileceğine inanıyor ve bunu görüyorum. Bu yüzden öğrencilerin hayallerindeki okulu elimden geldiğince yansıtmak istedim. Soru ya da öneriniz olursa beklerim. Kolay gelsin.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I - Aşıkpaşazade - Tevarih-i Ali Osman

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I dersinden  Aşıkpaşazade'den  "Tevarih-i Ali Osman" metnini daha kolay çalışılabilir bir hale getirmeye çalıştım. Bu seferki not diğerlerinden daha uzun sürdü ve uğraştırdı. Ama güzel oldu. Eğer buradan çalışırsanız güzel sonuçlar gelebileceğini düşünüyorum ben şahsen. PDF alttadır. Kolay gelsin.

Derslerde kullanılabilecek tanışma aktiviteleri (ice-breakers)

Malum yeni eğitim öğretim yılına başlamak üzereyiz. Eğer benim gibi okul değiştirenlerdenseniz ya da yeni tanışacağınız sınıflar varsa benim de internetten bulduğum tanışma aktivitelerini derliyorum. Hem ben bir kaçını kullanacağım hem de sizin işinize yarayan olur belki. :) 1. TOP HAVUZU Öğrenciler birer soru hazırlayıp kağıtlara yazarlar. Sonra bu kağıtlar top haline getirilip sınıfın ortasına atılır. (Alternatif olarak bir kase ya da kutuya da konabilir.)  Öğretmen de daha önce hazırlamış olduğu soruları aynı şekilde kutuya yerleştirebilir. Sonra öğrenciler ikişer ikişer ortaya kalkıp bir soru seçer ve birbirlerine sorarlar.  Basit ve az hazırlık gerektiren bir aktivite :) 2. İÇ İÇE DAİRELER Öğrenciler yüzleri birbirine bakacak şekilde iç içe iki daire oluşturur. Birbirlerine sorular sorarak ortak en az bir noktalarını bulmaya çalışırlar. (En sevdikleri renkler, müzik türleri, filmler gibi.) Daire öğrencilerin hızlarına ya da sizin istediğiniz bir sürede bir iste