Ana içeriğe atla

Eskişehir'i gezdik.



Geçen hafta sonu yüksek lisans sınavları için Eskişehir'deydik. Daha önce de iki kez gitmiş olmamıza rağmen bu sefer şehri keşfedelim dedik. İyi de ettik. Ne beklediğinize göre de değişmekle birlikte biz Eskişehir'i sevdik.



Aslında şehir merkezi ve yerleşim olarak ahım şahım bir özelliği yok bence Eskişehir'in. Olay canlılığında. Çok renkli bir şehir çünkü hep söylendiği gibi "tam bir öğrenci şehri". Sokakları her daim kalabalık. Çeşit çeşit kafeler ve dükkanlarla süslü. Üstelik fiyatlar da oldukça uygun.
Gitmeden önce gece kalmak için öğretmen evinde kalmayı düşünmüştük. Fakat arayıp rezervasyon yapmak istediğimizde iki kişi 100 TL olduğunu duyunca vazgeçtik. Öğretmen evinin sonuçta bir standartı var ve biz bu standarttan daha iyisini aynı fiyata bulabileceğimizi düşündük. Nitekim bulduk da. Booking.com'dan yaptığımız araştırmalar sonucunda Velibey Otel'de karar kıldık.

Kahvaltı dahil 97 TL ödedik. Merkezi bir konumda yer alıyordu otel ki bu da şehir gezisi için gayet uygundu. Otelden çok memnun kaldık.  Güler yüzlü personel, süper bir kahvaltı ve beklediğimizden çok daha konforlu bir odayla karşılaştık. Ayrıca aşağıda bahsedeceğim Odunpazarı Evleri'ne de yürüme mesafesinde bulunuyor otel.
Eskişehir'de neredeyse ilk akla gelen yerlerden biri olan Sazova Parkı'na gitmedik. Açıkçası sınavın oluğu Osmangazi Üniversitesi'ne giderken gördüğümüz o şatomsu bina bize biraz oyuncak hissi verdi. Hava da soğuktu ve parkı rahat gezemeyeceğimizi düşündük.

Ben daha çok Odunpazarı Evleri'nden bahsetmek istiyorum. İlk önerim buraya akşam gitmeyin. Biz öyle yaptık. İlk akşam otele de yakın diye buraya gittik. Neredeyse bomboş bir mahalle gördük. Hatta buranın hiç bir çekiciliği yokmuş dedik. Fakat ertesi gün gündüz gidince iş değişti. Meğer ne güzel yermiş.
Resimdeki mavi bina Yağcızade konağı.
Yağcızade Konağı'nı diğerlerinden farklı kılan kuşkondu ya da cihannüma da denilen bu şirin seyir köşküne sahip olması. Konağın hikayesiyle buraya anlam yüklense de bana "keyfine düşkün" bir ev sahibi olduğunu gösteriyor sahibinin. :)

Bu arada bu da aynı konağın restorasyon öncesi haliymiş.
Resimde görüleceği üzere aralardaki beton binalar göze batıyor maalesef.



Yapım aşamasında bir konak.

 Evler Osmanlı'nın son dönemlerinde tahmin edilebileceği üzere gelir düzeyi yüksek kişilerce yapılmış. Eskişehir'in ilk yerleşim yeri Odunpazarı'ymış. Söylenene göre halk o dönem Odunpazarı bölgesine ve Porsuk Çayı'nın bulunduğu bölgeye birer koyun ciğeri asmışlar. İlk hangisi çürürse oraya yerleşeceklermiş. Çürüyen de Odunpazarı'ndaki ciğer olmuş.
Bölgede ciddi bir restorasyon çalışmasıyla evlerin bir çoğu yenilenmiş. Özüne bire bir uygun mudur bilemem ama hoş bir görüntü olduğu kesin. Tam anlamıyla olmasa da sokaklarda kendinizi tarihin içinde hissetmeniz olası. Bunun yanında sokaklar dar, evler bitişik nizam olduğu için samimi bir ortam var. Evlerin bir çoğu restoran ya da otel olarak hizmet veriyor. İçlerini de bu vesileyle görebilirsiniz.

Ayrıca el yapımı hediyelik eşyalar alabileceğiniz bir çok yer de mevcut. Güzel bir girişim olarak bölgeden çıkan lületaşı ve cam işlemeciliği de aynı yerde tanıtılıyor. Küçük dükkanlardan bol bol böyle ürünler alabilirsiniz. Cam boncuklarla yapılan rengarenk takılar ve lületaşı pipo ve tespihler her yerde.
İlginç ve yaratıcı sanat eserlerine denk gelmeniz de olası. :)

Resimde çok görünmedi ama burası da Atlıhan El Sanatları Çarşısı.
Bana ait olmayan bir resimden çarşının kapısın
Yine aynı yerde Kurşunlu Külliyesi var. İçeride Can Sanatları Müzesi ve Lületaşı Müzesi mevcut. Girip bakmanızı tavsiye ederim.
Cam sanatları müzesinde boncuk yapmakta olan bir bayanı izleme imkanımız oldu.


Bu şirin kedicik de işi öğrenmeye yakın. :)



Cam üfleme bölümünde güzel bir atölyeyle karşılaştık.
Gördüğümüz en güzel eserlerden biri.
Cam işleme konusunda İtalya'da gördüğümüz kadar başarılı örnekler görmediğimizi itiraf edeyim. Murano adasında bir de gösteri izlemiştik ki gerçekten muazzamdı. Fakat bu tip şeylerden çok da anladığımız söylenemez. Belki de orada atmosferden dolayı bu kadar etkilendik.
Lületaşından yapılmış bir satranç takımı. Ayrıntılar ve düşünce çok hoş.

Daha önce de yazdığım gibi bol bol lületaşı pipo göreceksiniz. Bunlar elbette en güzel örneklerinden.

Lületaşı müzesi genel görünüm.

Külliyenin içerisindeki El Sanatları Çarşısı.
Kurşunlu Camii girişteki tavan süslemeleri.


Külliye içerisindeki kütüphane. İçine girmeyi çok istedim. Kapısında Pazar günleri açık olduğu yazıyordu ama kapalıydı. Kış döneminde böyle bir uygulama olabilir.

Külliye bitince Odunpazarı evleri arasında dolanmaya devam ediyoruz. Şehrin merkezinde böyle bir alan olması mükemmel bir şey. Açık hava müzesi misali gez gez bitmiyor.

Bir de Tiryakizade Kıraathanesi var ki değinmeden geçemeyeceğim. Kıraathane dendiğinde aklımıza gelen okey oynayan adamlar figürünü yıkıp geçmiş burası. Gerçek bir "kıraat"hane olmuş. İçerisi kütüphane gibi. Gidip kitabını alıyorsun. Çayını kahveni söylüyorsun. Kitabını okuyorsun. Mükemmel fikir, mükemmel uygulama. Alkışı hak ediyor. Keşke örnek olsa.
Bana ait olmayan ama fikri güzel veren bir resim. Tiryakizade Kıraathanesi.
Odunpazarı evlerine çokça vakit ayırdığımız belli oluyordur. Ama ufak tefek bir kaç noktaya daha değineyim. Porsuk Çayı kıyısındaki kafelerde oturmadan gitmeyin Eskişehir'den. Akşam ya da sabah hep dolu oralar. Cıvıl cıvıl bir ortam var. Bir kafede oturup çay eşliğinde insanları ya da daha çok öğrencileri izlemek keyifli. Ya da bizim gibi bir iki el tavla oynamak :) Bu arada filtre kahveyi de tavsiye ederim. Gayet lezzetli bir kahve içtim oturduğumuz kafede.
Şehrin her yanı çeşit çeşit heykellerle dolu. Hepsi sanat şaheseri değil ama sokaklara estetik bir görüntü vermiş.
Alışverişten hoşlanıyorsanız Neoplus Outlet'i tavsiye ederim. Fiyatlar gayet uygun. Espark'ı illa ki göreceksiniz şehrin merkezinde olduğundan ama fiyatları doğal olarak Neoplus kadar uygun değil.
Yemeklere gelince, Çiğ Börek yemeden gitmeyin elbette. Ama şunu da söyleyeyim gayet yağlı bir börek. Lezzetli ama ağır geldi bize.

Bir de Eskişehir'in neredeyse her yerinde bulunan Donas'ta tavuk ya da et dönerli dürüm yiyin. Ama kesin yiyin. :) 
Elbette yapılacak daha bir çok şey vardır. Ama biz bir gece iki günde Eskişehir'i biraz daha tanıdık. Ve çok sevdik. İç Anadolu'nun bu güzel kentine gidin, gönlünüzce keşfedin. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I - Aşıkpaşazade - Tevarih-i Ali Osman

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I dersinden  Aşıkpaşazade'den  "Tevarih-i Ali Osman" metnini daha kolay çalışılabilir bir hale getirmeye çalıştım. Bu seferki not diğerlerinden daha uzun sürdü ve uğraştırdı. Ama güzel oldu. Eğer buradan çalışırsanız güzel sonuçlar gelebileceğini düşünüyorum ben şahsen. PDF alttadır. Kolay gelsin.

Derslerde kullanılabilecek tanışma aktiviteleri (ice-breakers)

Malum yeni eğitim öğretim yılına başlamak üzereyiz. Eğer benim gibi okul değiştirenlerdenseniz ya da yeni tanışacağınız sınıflar varsa benim de internetten bulduğum tanışma aktivitelerini derliyorum. Hem ben bir kaçını kullanacağım hem de sizin işinize yarayan olur belki. :) 1. TOP HAVUZU Öğrenciler birer soru hazırlayıp kağıtlara yazarlar. Sonra bu kağıtlar top haline getirilip sınıfın ortasına atılır. (Alternatif olarak bir kase ya da kutuya da konabilir.)  Öğretmen de daha önce hazırlamış olduğu soruları aynı şekilde kutuya yerleştirebilir. Sonra öğrenciler ikişer ikişer ortaya kalkıp bir soru seçer ve birbirlerine sorarlar.  Basit ve az hazırlık gerektiren bir aktivite :) 2. İÇ İÇE DAİRELER Öğrenciler yüzleri birbirine bakacak şekilde iç içe iki daire oluşturur. Birbirlerine sorular sorarak ortak en az bir noktalarını bulmaya çalışırlar. (En sevdikleri renkler, müzik türleri, filmler gibi.) Daire öğrencilerin hızlarına ya da sizin istediğiniz bir sürede bir iste

"HAYALLERİMDEKİ OKUL"

Türkiye’de milyonlarca öğrenci her gün an az 7 saatini okullarda geçiriyor. Bu 7 saati nasıl geçirecekleri ya da yaptıkları şeylerin ne işe yarayacağı hakkında hiçbir bilgileri ve tercih hakları da yok üstelik. Ben de bir öğretmen olarak merak ettim, acaba tercih hakları olsaydı nasıl düzenlerlerdi okulu, dersleri ve öğretmenleri diye. Üç soru sordum öğrencilere: 1) Hayalinizdeki okul binası (Sınıf, bahçe ve teknik yeterlilikleri burada açıklayacaklar.) 2) Hayalinizdeki öğretmen (Özellikle okuldaki herhangi bir öğretmeni yazmamalarını istedim. Var olmayan sadece kendi hayal ettikleri bir öğretmen olmalıydı bu.) 3) Hayalinizdeki dersler (Okulda hangi derslerin olmasını isterler) Öğrencilerden hayli ilginç sonuçlar geldi. Bunları paylaşmak istiyorum. 1) Hayalimdeki Okul Binası Bu soruda ilkokul öğrencileri daha çok eve benzeyen bir okul hayal ettiklerini belirttiler. Sınıflarda halı olmasını istemişler. Okulun güvenli olması üzerinde durmuşlar. Okulda kendilerini güvende his