Ana içeriğe atla

Eğitim Sisteminde farklı bir yaklaşım "Şila"

Geçen yıl Ağustos ayı... Okulumuza tayinimiz çıktı ve okulu görmeye geldik. Arabadan iner inmez tombul (ama öyle böyle değil, absürt denecek seviyede tombul) ve sinirli bir köpek bizi karşıladı. Bu sibirya kurdu, bizi hala her günümüzde bizi karşılamaya devam ediyor. Çünkü orada yaşıyor. Sahipsiz bir köpek Şila (ismi buymuş sonradan öğreniyoruz.). Ama senden benden daha geniştir çevresi. Çünkü okulun köpeği o ve bütün öğrenciler onun arkadaşı. Zaten okulun açılmasını da herkesten daha büyük bir hevesle bekiyor. Okula gelen öğle yemeğinin artıklarıyla besleniyor çünkü. Resminde de göreceksiniz yemeye biraz(!) düşkündür kendileri. Şila tarafından bakınca kendisi hayatından memnun. Yemek bol, sevgi bol, rahat rahat yaşıyor.
Benim asıl yazma maksadım, Şila'nın öğrencilere kazandırdıklarını göstermek. Resme bakalım:




Bu teneffüsten bir sahne... Bir ilkokul öğrencisi Şila'yı seviyor. Dersten çıktığımda 8. sınıfların TEOG telaşesi içerisindeydim. "Dersler nasıl yetişecek, yetişse de öğrenciler ne kadar öğrenecek, kitabı nasıl işlemeliyim, ek aktivite yaptırsam ne yaptırayım" Kafamda bunlar dönerken, bu öğrencinin Şila'yla oyununu gördüm. Okul ne için var? Genel bir soru bu ve tartışmalı cevaplara sahip. Fakat net gerçekler var ve biz bunları unutuyoruz. Bu çocuklar okula yıllarını veriyor. Kişilik oluşumlarının en kritik çağlarında okulda ciddi bir vakit geçiriyorlar. Gündelik ders telaşesinden uzaklaştığımızda şunu görüyoruz: Öğrenciler derste oturarak ve yönlendirilerek geçirdikleri vakit dışındaki teneffüs saatlerinde asıl öğrenme işlemini gerçekleştiriyorlar. Çünkü davranışlarını kendileri yönlendiriyorlar. Merak ediyorsa gidip soruyor, arkadaşıyla tartışıyor, hayatı keşfediyor. Bir sisteme tutulmuş sürükleniyoruz. Bu sırada da öğrencileri aklımızda mekanikleştiriyoruz. Ödev yapar, dersi dinlerse öğrenir. Çok ödev yapan, dersleri beş gelen ideal öğrencidir. Karşı çıkan asilik yapan kötüdür. Öyle mi peki?
Bence değil. Bu öğrenci hayvanları seviyor. Hayvan sevgisi çocuğa merhameti, hoşgörüyü, sabrı yani iyiliği öğretir. Bu kazanılacak en değerli huy değil midir? Öğrenilecek en değerli şey değil midir? "Sınıftaki herkesi geçeyim, sınıf birincisi olayım, herkesten güzel ödev yapayım, biraz da öğretmene yaranayım en iyi ben olayım" mantığını aşılayan bir sistemde bu köpek (Şila) acaba bizden fazlasını mı öğretiyor öğrencilere?
  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I - Aşıkpaşazade - Tevarih-i Ali Osman

Osmanlıca Türkçesi Metinleri I dersinden  Aşıkpaşazade'den  "Tevarih-i Ali Osman" metnini daha kolay çalışılabilir bir hale getirmeye çalıştım. Bu seferki not diğerlerinden daha uzun sürdü ve uğraştırdı. Ama güzel oldu. Eğer buradan çalışırsanız güzel sonuçlar gelebileceğini düşünüyorum ben şahsen. PDF alttadır. Kolay gelsin.

Derslerde kullanılabilecek tanışma aktiviteleri (ice-breakers)

Malum yeni eğitim öğretim yılına başlamak üzereyiz. Eğer benim gibi okul değiştirenlerdenseniz ya da yeni tanışacağınız sınıflar varsa benim de internetten bulduğum tanışma aktivitelerini derliyorum. Hem ben bir kaçını kullanacağım hem de sizin işinize yarayan olur belki. :) 1. TOP HAVUZU Öğrenciler birer soru hazırlayıp kağıtlara yazarlar. Sonra bu kağıtlar top haline getirilip sınıfın ortasına atılır. (Alternatif olarak bir kase ya da kutuya da konabilir.)  Öğretmen de daha önce hazırlamış olduğu soruları aynı şekilde kutuya yerleştirebilir. Sonra öğrenciler ikişer ikişer ortaya kalkıp bir soru seçer ve birbirlerine sorarlar.  Basit ve az hazırlık gerektiren bir aktivite :) 2. İÇ İÇE DAİRELER Öğrenciler yüzleri birbirine bakacak şekilde iç içe iki daire oluşturur. Birbirlerine sorular sorarak ortak en az bir noktalarını bulmaya çalışırlar. (En sevdikleri renkler, müzik türleri, filmler gibi.) Daire öğrencilerin hızlarına ya da sizin istediğiniz bir sürede bir iste

"HAYALLERİMDEKİ OKUL"

Türkiye’de milyonlarca öğrenci her gün an az 7 saatini okullarda geçiriyor. Bu 7 saati nasıl geçirecekleri ya da yaptıkları şeylerin ne işe yarayacağı hakkında hiçbir bilgileri ve tercih hakları da yok üstelik. Ben de bir öğretmen olarak merak ettim, acaba tercih hakları olsaydı nasıl düzenlerlerdi okulu, dersleri ve öğretmenleri diye. Üç soru sordum öğrencilere: 1) Hayalinizdeki okul binası (Sınıf, bahçe ve teknik yeterlilikleri burada açıklayacaklar.) 2) Hayalinizdeki öğretmen (Özellikle okuldaki herhangi bir öğretmeni yazmamalarını istedim. Var olmayan sadece kendi hayal ettikleri bir öğretmen olmalıydı bu.) 3) Hayalinizdeki dersler (Okulda hangi derslerin olmasını isterler) Öğrencilerden hayli ilginç sonuçlar geldi. Bunları paylaşmak istiyorum. 1) Hayalimdeki Okul Binası Bu soruda ilkokul öğrencileri daha çok eve benzeyen bir okul hayal ettiklerini belirttiler. Sınıflarda halı olmasını istemişler. Okulun güvenli olması üzerinde durmuşlar. Okulda kendilerini güvende his